İnsan oğlunun var olma süreci ile başlayan teknolojik gelişmelerin, günümüz hızıyla ilerlemesi neticesinde, hayatımızın neredeyse her alanında teknolojik faaliyetlerin mutlak suretle etkisin görülmektedir. Ancak bu gelişmelerin sadece fiziksel, ekonomik hususları bir yana, ahlaki boyutta da derin sorunlar teşkil ettiğine hepimiz şahidiz.    Teknolojiyi ahlaki boyutta ele alacak olursak, bireyler arası ilişkilerde, sanal iletişim araçlarının, yüz yüze iletişimden farklı dinamiklere sahip olmaları dolayısıyla, toplumsal alanda bireyin yalnızlaşmasına doğru evrilen, bu sürecine tanıklık etmekteyiz. Yalnızlaşan bireyler de karşılıklı ilişki kurmakta güçlük çekmek, benliğini ortaya koyamamak gibi sorunlar gözetilmektedir.      Yanı sıra, sanal platformlar üzerinden kolayca erişilebilen içerikleri göz önünde bulunduracak olursak, ahlaki yozlaşmada büyük etkilere tabi olduğunu rahatça ifade edebiliriz. Ama şu soruyu sormaktan kendimi geri alamıyorum: Ya sanal platformlar ahlakımızı bozmuyor da bizim göremediğimiz toplumsal bozukluğu bir ayna misali yansıtıyorsa?...    Sonuç olarak, teknolojinin ahlaki boyutta zarar verip vermeyeceğini ele aldığımız da bireylerin kullanım şekline ve teknolojinin nasıl yönetildiğine bağlı olduğunu görüyoruz. Kanaatimce ahlaki boyutta bir hususu değerlendirirken iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmaktan çekinmeyelim. Kuşaktan kuşağa aktarılırken tahribatlara uğramış, halk nezdinde kabullenilmiş dogmatik, çağ dışı gözü bir kenara koymalı, insanın her evresini bilimsel doğrultunun ışığında yine insana eğitim aracılığı ile adabınca aktarılmalıdır. Unutmayalım ki bugün ki sorunlar geçmişimizin birer parçasıdır.