Eğirdir Gölü’nde sular 2 metre çekildi, koku tehdidi başladı

Yaşam (İHA) - İhlas Haber Ajansı | 03.07.2024 - 15:10, Güncelleme: 03.07.2024 - 15:37 3314+ kez okundu.
 

Eğirdir Gölü’nde sular 2 metre çekildi, koku tehdidi başladı

Isparta Eğirdir Gölü’nde iklim değişikliğinin getirdiği kuraklık etkisini gösterdi. Gölde aşırı su kaybı nedeniyle sular yaklaşık 2 metre çekilirken, göl çevresinde balçık, hayvan dışkısı ve çevre atığı sebebiyle de koku problemi yaşanıyor
Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan ve Türkiye’nin ikinci en büyük tatlı su kaynağı olan günün değişik zamanlarında mavi, yeşil tonlara büründüğü için ‘yedi renkli göl’ olarak adlandırılan Eğirdir Gölü’nde, su çekilmeleri yaşanıyor. Gölde aşırı su kaybı nedeniyle sular yaklaşık 2 metre çekilirken, göl çevresinde balçık, hayvan dışkısı ve çevre atığı sebebiyle de koku problemi yaşanıyor. "Kuraklığa karşı önleyici stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir" Mevsimsel yağışların azlığı nedeniyle kuraklık tehlikesinin de yaşandığı Eğirdir Gölü’nde yaşanan problemlere değinen Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nden Öğretim Üyesi Dr. Meltem Kaçıkoç, Eğirdir Gölü’nün doğal ekosistemin korunması ve yöre halkının geçim kaynağı olması nedeniyle kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Bölgede başta kar yağışlarının azalması olmak üzere, iklim değişikliğinin kuraklık yönündeki etkileri göl su eviyesinin sürekli düşüş eğiliminde seyretmesine neden olmuştur. Mevcut ve muhtemel kurak şartlar altında yaşanabilecek su kıtlığının ölçülebilir şekilde tasvir edilebilmesinin ve bu sayede de su güvenliğinin sağlanması için etkin önlemlerin belirlenmesinde miktar ve kalite modelleri yeri doldurulamaz araçlardır. Son yıllarda bölgede kuraklığın sosyoekonomik açıdan olumsuz etkileri artmıştır. Dolayısıyla daha da geç olmadan artan kuraklık risklerine karşı afet yönetiminde sadece kriz yönetimi ile sınırlı kalmayıp proaktif ve önleyici stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir" dedi. "Su seviyesinin azalmasıyla birlikte Eğirdir Gölü’nde koku problemi yaşanıyor" İklim değişikliğinin kuraklık yönündeki etkilerinin tarımsal su tüketimi ile birleştiğinde Eğirdir Gölü su seviyesinin su ve gıda güvenliğini tehdit eden kritik seviyelere ulaşmasına neden olduğunu söyleyen Kaçıkoç, "Eğirdir Gölü gibi sığ göller, aşırı kuraklık olaylarına karşı derin göllere göre daha hassastırlar çünkü su seviyesindeki küçük değişiklikler yaşansa bile bu durum toplam yüzey alanı ve hacminin çok daha büyük bir bölümünü temsil eder. Su seviyesindeki bu azalmalar, gölün taşınım mekanizmasını değiştirmiş, halihazırda artmakta olan su sıcaklıklarındaki artışları daha da şiddetlendirmiştir. Dolayısıyla da bölge halkının tepkisine neden olan koku problemlerine neden olmuş ve hızlı alg büyümesini destekleyen şartlar oluşturarak ötrofikasyonu katalize eden iklim değişikliği, esas olarak, ötrofikasyonun en temel itici güçleri olan yağış, sıcaklık, solar radyasyon ve rüzgar hızındaki değişiklikleri içerir. Dolayısı ile de göl su seviyesindeki azalmalar, zaten tarımsal faaliyetlerden ve arıtılmamış atık sulardan kaynaklanan aşırı nütrient yüklerinin baskısı altında olan Eğirdir Gölü’nü ötrofikasyona karşı da savunmasızlaştırmış ve ötrofikasyon sürecini hızlandırmıştır" şeklinde konuştu. "Kuraklığın devamlılığı siyanobakterilerin baskın hale gelmesini artıracak" Eğirdir Gölü’nün de içerisinde yer aldığı Antalya Havzası da dahil olmak üzere 6 nehir havzasında belirli kirleticiler için su kalite modelleme çalışmalarına başladıklarını söyleyen Dr. Kaçıkoç, "Çalışmalarımız tamamlandığında havzalardaki tüm su kütlelerinin ekolojik açıdan iyi duruma ulaşması için uygulanması gereken temel ve tamamlayıcı tedbirler belirlenecektir. Bahsettiğim miktar senaryoları ile birlikte, söz konusu kalite tedbir senaryoları da uygulanmaz ise, kuraklık şartlarının devamlılığı durumunda, Eğirdir Gölü’nün doğal şartlarının aksine daha durgun, daha sıcak şartlar gelişecektir. Böyle bir durumda, gölde mevcut durumda olması gereken baskın olan endemik makrofitlerin yerine, iklim değişliğinin etkilerine karşı yüksek toleransa sahip ve gölün içme suyu üretimi, tarımsal sulama ve balıkçılık için kullanımını tehdit edecek çeşitli toksinler üreten siyanobakterilerin baskın hale gelmesini artıracaktır" açıklamalarında bulundu. Dr. Meltem Kaçıkoç, Eğirdir Gölü için atık sonuçları sınanmış ve uygulanabilir eylem planlarının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.
Isparta Eğirdir Gölü’nde iklim değişikliğinin getirdiği kuraklık etkisini gösterdi. Gölde aşırı su kaybı nedeniyle sular yaklaşık 2 metre çekilirken, göl çevresinde balçık, hayvan dışkısı ve çevre atığı sebebiyle de koku problemi yaşanıyor

Isparta’nın Eğirdir ilçesinde bulunan ve Türkiye’nin ikinci en büyük tatlı su kaynağı olan günün değişik zamanlarında mavi, yeşil tonlara büründüğü için ‘yedi renkli göl’ olarak adlandırılan Eğirdir Gölü’nde, su çekilmeleri yaşanıyor. Gölde aşırı su kaybı nedeniyle sular yaklaşık 2 metre çekilirken, göl çevresinde balçık, hayvan dışkısı ve çevre atığı sebebiyle de koku problemi yaşanıyor.

"Kuraklığa karşı önleyici stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir"
Mevsimsel yağışların azlığı nedeniyle kuraklık tehlikesinin de yaşandığı Eğirdir Gölü’nde yaşanan problemlere değinen Süleyman Demirel Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi’nden Öğretim Üyesi Dr. Meltem Kaçıkoç, Eğirdir Gölü’nün doğal ekosistemin korunması ve yöre halkının geçim kaynağı olması nedeniyle kritik öneme sahip olduğunu belirterek, "Bölgede başta kar yağışlarının azalması olmak üzere, iklim değişikliğinin kuraklık yönündeki etkileri göl su eviyesinin sürekli düşüş eğiliminde seyretmesine neden olmuştur. Mevcut ve muhtemel kurak şartlar altında yaşanabilecek su kıtlığının ölçülebilir şekilde tasvir edilebilmesinin ve bu sayede de su güvenliğinin sağlanması için etkin önlemlerin belirlenmesinde miktar ve kalite modelleri yeri doldurulamaz araçlardır. Son yıllarda bölgede kuraklığın sosyoekonomik açıdan olumsuz etkileri artmıştır. Dolayısıyla daha da geç olmadan artan kuraklık risklerine karşı afet yönetiminde sadece kriz yönetimi ile sınırlı kalmayıp proaktif ve önleyici stratejilerin belirlenmesi gerekmektedir" dedi.

"Su seviyesinin azalmasıyla birlikte Eğirdir Gölü’nde koku problemi yaşanıyor"
İklim değişikliğinin kuraklık yönündeki etkilerinin tarımsal su tüketimi ile birleştiğinde Eğirdir Gölü su seviyesinin su ve gıda güvenliğini tehdit eden kritik seviyelere ulaşmasına neden olduğunu söyleyen Kaçıkoç, " Eğirdir Gölü gibi sığ göller, aşırı kuraklık olaylarına karşı derin göllere göre daha hassastırlar çünkü su seviyesindeki küçük değişiklikler yaşansa bile bu durum toplam yüzey alanı ve hacminin çok daha büyük bir bölümünü temsil eder. Su seviyesindeki bu azalmalar, gölün taşınım mekanizmasını değiştirmiş, halihazırda artmakta olan su sıcaklıklarındaki artışları daha da şiddetlendirmiştir. Dolayısıyla da bölge halkının tepkisine neden olan koku problemlerine neden olmuş ve hızlı alg büyümesini destekleyen şartlar oluşturarak ötrofikasyonu katalize eden iklim değişikliği, esas olarak, ötrofikasyonun en temel itici güçleri olan yağış, sıcaklık, solar radyasyon ve rüzgar hızındaki değişiklikleri içerir. Dolayısı ile de göl su seviyesindeki azalmalar, zaten tarımsal faaliyetlerden ve arıtılmamış atık sulardan kaynaklanan aşırı nütrient yüklerinin baskısı altında olan Eğirdir Gölü’nü ötrofikasyona karşı da savunmasızlaştırmış ve ötrofikasyon sürecini hızlandırmıştır" şeklinde konuştu.

"Kuraklığın devamlılığı siyanobakterilerin baskın hale gelmesini artıracak"
Eğirdir Gölü’nün de içerisinde yer aldığı Antalya Havzası da dahil olmak üzere 6 nehir havzasında belirli kirleticiler için su kalite modelleme çalışmalarına başladıklarını söyleyen Dr. Kaçıkoç, "Çalışmalarımız tamamlandığında havzalardaki tüm su kütlelerinin ekolojik açıdan iyi duruma ulaşması için uygulanması gereken temel ve tamamlayıcı tedbirler belirlenecektir. Bahsettiğim miktar senaryoları ile birlikte, söz konusu kalite tedbir senaryoları da uygulanmaz ise, kuraklık şartlarının devamlılığı durumunda, Eğirdir Gölü’nün doğal şartlarının aksine daha durgun, daha sıcak şartlar gelişecektir. Böyle bir durumda, gölde mevcut durumda olması gereken baskın olan endemik makrofitlerin yerine, iklim değişliğinin etkilerine karşı yüksek toleransa sahip ve gölün içme suyu üretimi, tarımsal sulama ve balıkçılık için kullanımını tehdit edecek çeşitli toksinler üreten siyanobakterilerin baskın hale gelmesini artıracaktır" açıklamalarında bulundu.
Dr. Meltem Kaçıkoç, Eğirdir Gölü için atık sonuçları sınanmış ve uygulanabilir eylem planlarının acilen hayata geçirilmesi gerektiğini dile getirdi.

Isparta HABERİ

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve hasathaber.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.