Geleceğin temiz hava projesi "aLgaç"
İlk olarak karbondioksiti tutup biyokütleye dönüştüren aLgaç içerisinde bulunan algler, daha sonra yem katkı maddesi olarak kullanılabilme özelliği taşıyor.
Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji Genetik Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Füsun Akgül tarafından lisans bitirme öğrencileri ile birlikte Bölgesel Kalkınma Odaklı Misyon Farklılaşması ve İhtisaslaşması Programı “Yenilikçi Gıda ve Yem Katkı Maddesi Olarak Yeşil Bir Kaynak: Mikroalgler (YeYeM)” projesi çerçevesinde aLgaç geliştirildi. "aLgaç", her geçen gün salınımı artan, sera gazlarının en önemlisi olan karbondioksiti kullanarak atmosferdeki karbondioksit oranını düşürme ve oksijen oranını artırmaya yönelik ekolojik bir uygulama modeli olarak hazırlandı.
Alg ve ağaç kelimelerinden türetilerek aLgaç adı verilen panel tipi mikroalg fotobiyoreaktörü, bir günde 5,6 adet 25 yaşında ağacın tuttuğu karbondioksiti tutarak biyokütleye dönüştürme kapasitesine sahip. İhtiyacı olan elektriği güneş enerjisi sistemiyle karşılayan aLgaç, minimum sarfiyat yapacak şekilde, kendi kendine yeten kapalı bir sistem olarak yapıldı.
Hava kirliliğinin yoğun olduğu, ağaçlandırma yapılacak alan ve zamanın olmadığı durumlarda kullanılmak üzere tasarlanan aLgaç, araç ve nüfus yoğunluğunun, dolayısıyla karbondioksit emisyonunun fazla olduğu büyük şehirlerde alternatif bir karbon tutma kaynağı olarak kullanılabilir. aLgaç’ın dünyada birkaç örneği olmakla birlikte ülkemizde ilk ve tek olma özelliğine sahip. aLgaç’ın, küçük hacim ile yapılan tasarımları ile hastane ve okul gibi kalabalık kapalı mekanlarda oksijen konsantrasyonunu artırmak amacıyla da kullanılabilir.
Proje yürütücüsü Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Füsun Akgül projesi hakkında yaptığı açıklamada, "Dünyanın dörtte üçünün sularla kaplı olduğunu biliyoruz ve bu sulak alanlarda en fazla mikroalg ve makroalg dediğimiz, fotosentetik birincil üretimden sorumlu olan canlılar yaşamaktadır. Yapılan çalışmalar, atmosferdeki oksijenin yüzde yetmişini alglerin ürettiğini göstermektedir. Ayrıca bilindiği üzere dünyada karbondioksit salınımı her geçen gün artmakta. Sera gazlarının en önemlisi olan karbondioksiti azaltmak için farklı çalışmalar yapılmaktadır. Karbondioksitin artması küresel iklim felaketlerine, küresel çevre sorunlarına, farklı iklim sıkıntılarına sebep olmaktadır. Biz de bu düşünceden hareketle alg ve ağaç kelimelerinden türettiğimiz ’aLgaç’ adı verdiğimiz bir tasarım gerçekleştirdik. Burada mikroalglerin yüksek karbondioksit tutma kapasitesinden faydalanarak yine mikroalg biyokütle üretim potansiyeli yüksek olan bir mikroalg türünü seçtik ve onunla bir panel tipi fotobiyoreaktör tasarladık. Çalışmalarımızın optimizasyon ön çalışmalarını laboratuvar ortamında gerçekleştirdikten sonra dışarıya adapte ettik. Güneş enerjisi panelleri ile havalandırma için gerekli olan elektrik karşılanmakta. Herhangi bir elektrik sarfiyatı yapmayan, kendi kendine yeten kapalı bir sistem olarak tasarladık. Bu yönüyle oldukça ekolojik ve ekonomik bir ürün. Büyük hacimlerde tasarladık bunu çünkü dış mekan için düşündük. Özellikle kalabalık şehirlerde hava kirliliğin yoğun olduğu, karbondioksit emisyonunun yoğun olduğu, ağaç yetiştirmek için yeterli zaman ve mekanın olmadığı durumlarda aLgaç, inovatif bir çözüm olarak, karbon tutucu olarak düşünülebilir. Yine daha küçük hacimlerde tasarlanarak estetik bir şekilde tasarlanarak okul, hastane gibi kapalı alanlarda da oksijen konsantrasyonu arttırmak amacıyla kullanılabilir aLgaç. Farklı alanlarda yine yaygınlaştırılabilir" dedi.
200 litrelik fotobiyorektör günde 5-6 ağacın tutabildiği karbondioksiti tutuyor
Yapılan bu fotobiyoreaktörün bir günde 5,6 ağacın tutabildiği karbondioksiti tuttuğunu dile getiren Doç. Dr. Füsun Akgül, "Yaptığınız biyokütle hesaplamalarına göre 200 litrelik bir hacimle tasarladık ve karbon tutma oranını bir günde 25 yaşındaki 5,6 ağacın tutabildiği karbondioksit tutabilir şekilde bir tasarım yaptık. Bu yönüyle aslında bir karbon yutağı olarak iş görecek şekilde tasarımımızı gerçekleştirdik. Bir diğer önemi de bu çalışmanın Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen ülkemizin de dahil olduğu sürdürülebilir kalkınma hedeflerine de hizmet etmekte. Bunlardan bir tanesi sürdürülebilir şehir ve topluluklar, yine sağlıklı ve kaliteli yaşam hedefi, yine karasal yaşam hedefi gibi pek çok sürdürülebilir kalkınma hedefine hizmet eden bir çalışma olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu çalışmayla hem öğrencilerimizin hem de halkımızın mikroalg biyoteknolojisi ve bunun faydaları hakkında farkındalık kazanmasını amaçladık" şeklinde konuştu.
MAKÜ Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Aleyna Gülşen ise, "Mikroalglerin biyoteknolojisinde kullanılan çalışmalar dünya üzerinde de her geçen gün artmaktadır. Ülkemizde de bu alanın öncüsü olarak üniversitemizi görmekteyiz. Yaptığımız bu çalışma Türkiye’de ilk özelliği taşımaktadır. Projede yer aldığım için çok mutluyum" sözlerini ifade etti.
Bir diğer öğrenci Özge Korkmaz ise, "Sera gazlarının en önemlisi olan karbondioksit salınımı her geçen gün artmaktadır ve bu da küresel ısınmaya sebep olmaktadır. Atmosferde artan bu karbondioksiti azaltmaya yönelik yaptığınız bu çalışmada yüksek oranda karbondioksit tutabilen mikroalg kullanarak düz panel tipi fotobiyoreaktör tasarımı gerçekleştirdik. Bu çalışmada yer aldığım için çok mutluyum" dedi.
Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü 4. Sınıf öğrencisi Batuhan Gürakan da proje hakkında, "Güneş enerjisinden elde edilen elektrikle, kendi yetebilen kapalı bir sistemdir. Mikroalg biyokütlesi, biyogübre ve yem katkı maddesi kullanımı potansiyeline sahiptir ve bu yönüyle tasarımımız ekolojik ve ekonomiktir. Bize bu fırsatı verdiği için Füsun hocamıza çok teşekkür ederim" sözlerini sarf etti.